İnternet
Sosyal Medya Ücretsiz mi?
Sosyal medya ücretsiz diye mi düşünüyorsunuz? Bu mecraları kullanırken kredi kartına veya bir banka hesabına ihtiyaç duymuyor olabilirsiniz, ancak sosyal medyanın bir maliyeti kesinlikle var: Kullandığımız her an zamanımızla ödeme yapıyoruz. Üstelik acı olan şu ki, bu bedel sadece zamanla sınırlı da değil.
Bugün dünyanın yarısından fazlası Facebook, Youtube, Instagram, Google gibi sosyal medya platformlarını aktif bir şekilde kullanıyor. Kimi video yüklüyor, kimi günlük rutini ile ilgili fotoğraf ve anekdot paylaşıyor, kimi yapılan paylaşımları takip ediyor, kimi de sosyal medyayı arkadaşları ile iletişim kurduğu bir ortam olarak değerlendiriyor. Kullanan kişi sayısı sürekli artıyor, bu mecralarda geçirilen süre ise her geçen an daha da yukarılara tırmanıyor.
Tamamen ücretsiz sundukları bu hizmetlerle, Facebook ve Google dünyanın en büyük ve en çok kazanan şirketleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Facebook, Instagram ve Whatsapp aynı şirketin bir parçası olarak karşımıza çıkarken, Youtube ise tüm dünyanın arama trafiğini yöneten Google’a ait bir şirket olarak varlığını sürdürüyor.
Büyük resme baktığınızda ise gördüğünüz manzara şu oluyor: Dünyan nüfusunun yarısından fazlası, dünyanın en büyük dört şirketi (Facebook, Google, Twitter, Microsoft) tarafından yönetilen sosyal medya sitelerinde her gün, her an, her saniye daha fazla vakit geçiriyor. Peki, on binlerce çalışanı ve bedava sundukları hizmetleriyle nasıl oluyor da bu şirketler dünyanın en büyük ve en çok kazanan markaları oluyorlar?
Hiçbir Şey Bedelsiz Değildir
Bu mecraların ücretsiz sunduğunu sandığımız şeylerin tek bedeli elbette “zaman” değil. Hayatınıza, işinize, ailenize ve yaşayış biçiminize dair bu mecralarda aktardığınız her bir detay, bu mecralar için altın değerinde bir veri anlamına geliyor. 3-5 kişiden veya sadece sizden bahsetmiyoruz, dünyanın yarısından fazla kişinin kullandığı, olağanüstü büyüklükte bir datanın parçası olmanızdan bahsediyoruz.
Bu mecraların ilk yaptığı iş, sürekli geliştirilen yazılımlarla her bir kullanıcının takibini yapmak, beğendiği, izlediği, okuduğu, aradığı şeyleri tespit etmek, iletişim kurduğu kişilerle ilgili istatistikleri, yakınlık seviyelerini oluşturmak, konumlarına göre kişileri tasnif etmektir. Böylelikle bir kişinin dijital dosyası bütün detaylarıyla oluşturulur ve bunlar yeri geldiğinde de istatiksel olarak işleme tabi tutulur.
En basit örnekle Facebook, sitede gezerken fotoğraflar, videolar, yazılar ve durumlara bıraktığınız 300 beğeni (like) sonrasında sizi etrafınızdaki herkesten bile daha iyi tanıyabilecek veriyi elde edebiliyor. Bu şu demek: Siz neyi seviyorsunuz, neyden hoşlanıyorsunuz, eğilimleriniz nedir, kimlere muhabbetiniz var, kimlerden nefret ediyorsunuz, sizi en çok ne etkiliyor, en çok nerelere gidiyorsunuz, siyasi ve dini tercihleriniz nedir gibi soruların cevabını sizden daha iyi biliyor.
En çok kullanılan arama motoru Google ise yaptığınız aramalara göre sizin o anki meşguliyetinizi, hastalığınızı, zevklerinizi, ilgi duyduğunuz şeyleri kolaylıkla tespit edebiliyor. Arama geçmişinizi kıyaslarak pek çok değişkenden anlamlı sonuçlara ulaşabiliyor. Örneğin, nasıl kilo vereceğinize dair yaptığınız bir arama sonrası, karşınıza pek çok sitede zayıflama reklamlarının çıkması bu yüzden olabilir.
Elinizde konum izinlerini aktif yaptığınız telefonlarla gittiğiniz her yer Google ve Facebook tarafından kaydedilebiliyor. “Bu kişiyi tanıyor musunuz?” diye önerilen kişi, sizinle aynı yerde çalışan, aynı ortamda bulunan, yolunuzun bir şekilde kesiştiği biri oluyor.
Tasarımıyla, sunumuyla ve içerikleriyle bu sitelerde daha fazla vakit geçirmeniz, yaptığınız paylaşımlarla sizin de başkalarını sürekli teşvik edebilmeniz hedefleniyor. Bu yüzden sizi ekrana kilitlemek için her geçen gün artan bir şekilde daha gelişmiş ikna yöntemleri kullanılıyor. Çünkü rakiplerini geride bırakabilmeleri ve daha çok kazanmaları, sizden olabildiğince fazla veri toplayabilmeleri ve sizi daima ikna edebilmelerine bağlıdır.
Sosyal Medya Şirketlerinin Ana Gelir Kaynakları
Hedeflenmiş Reklam Gösterimleri
Reklamverenler, Facebook’un sunduğu zengin ve karşılaştırmalı kişisel veri havuzu sayesinde nokta atışı olabilecek düzeyde tanıtım yapabilmektedirler. Facebook, bu verileri anonim bir şekilde reklam verenlere özel demografik paketler halinde sunduğunu iddia ediyor.
Reklam verirken, belirli gelir gruplarına, bölgelere, cinsiyetlere, dini ve siyasi yönelimlere göre hedefleme yapılabilmektedir. Örneğin bir bebek bezi reklamı için sadece İstanbul’da yaşayan, yaşları 25-35 yaş aralığında, aylık geliri 2000 TL üzerinde sadece anne olan kadınlar hedeflenebilir. Böylelikle alakasız kişilere rastgele reklam gösterimi yerine, direkt belirlenen kitleye ulaşılmaktadır.
Google’un reklam modeli de benzer şekilde çalışır. Seçilen kriterlere uygun şekilde bu kez arama sonuçlarında ve Google reklamlarını yayınlayan bütün sitelerde yer alarak karşınıza çıkar. Google ve Facebook sahip oldukları bu güç sayesinde tüm dünyadaki dijital reklam yönetiminin en az %80’ini yapmaktadırlar.
Mesajlaşma Uygulamaları
Whatsapp üzerindeki kişisel verilerden elde edilen istatistiklerle Facebook kişisel veri bankasını sürekli güçlendirmektedir. Dünyanın en çok kullanılan iki mesajlaşma uygulaması olan Whatsapp ve Facebook Messenger, Facebook şirketine aittir. Her ne kadar reklamsız gibi görünse de, bu mecralarda elde edilen her veri (konuşmalarınız, yazışmalarınız, paylaşımlarınız, telefon rehberiniz, fotoğraf albümünüz vs.) bir bütünün parçasıdır. Yapılan açıklamalara göre, bunlar vasıtasıyla elde edilecek gelirler 10 yıl içinde inanılmaz bir seviyeye ulaşacaktır.
Verileri Satmak
Reklam verenlere sizin verilerinize özel reklam gösterimi her ne kadar bir satış olsa da, bunun dışında sosyal medya şirketlerinin verileri doğrudan sattıkları da bilinen bir gerçektir. Facebook Cambridge Analytica skandalı sayesinde bu konudaki şüphelerin haklı olduğu ortaya çıkmıştır. İşin korkutucu tarafı ise, bu verilerin yanlış kişilerin eline geçmesi neticesinde insanların nasıl yönlendirilebileceğinin ve manipüle edilebileceğinin bir sınırı olmamasıdır.
ÇARPICI İSTATİSTİKLER
- 2018 rakamlarına göre, dünya genelinde 3.19 milyar sosyal medya kullanıcısı var, bu da dünya nüfusunun %42’si anlamına geliyor.
- Sadece mobilden sosyal medyayı kullanan sayısı ise 2.95 milyar, ki bu da dünya nüfusunun %39’una tekabül ediyor.
- Sadece Facebook’u 2.1 milyar insan kullanıyor.
- 1 milyarı aşkın kişi, Youtube, Whatsapp, Facebook Messenger ve Instagram’ı hayatının bir parçası yapmış durumda.
- Facebook kullanıcılarının %34’ü 18-34 yaş grubunda yer alıyor.
- Türkiye’de ortalama 48 milyon sosyal medya kullanıcısı var.
- Türkiye’de kullanıcılar gün içinde ortalama en az 3 saatini sosyal medyada geçiriyor.
- Türkiye’de en çok kullanılan sosyal medya kanalı Youtube ve Facebook. Bu ikisini Instagram ve ve Twitter takip ediyor.
- 2017 verilerine göre Facebook’un 25.000’den fazla, Google’ın ise 90.000’e yakın tam zamanlı çalışanı var.
Bkz. http://sanalkurs.net/sosyal-medya-ucretsiz-mi-10851.html
