Gündem
Ermenilere Fransız Kalmak
Fransa’da Ermenilerle ilgili cezai müeyyideler içeren yasa tasarısı kabul edildi. Başbakan açıklama yapıyor: “Bütün siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler askıya alınacak.”
Fransa’da Ermenilerle ilgili cezai müeyyideler içeren yasa tasarısı kabul edildi.
Başbakan açıklama yapıyor: “Bütün siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler askıya alınacak.”
Avrupa’da bir vatandaş Fransız marka olduğu için arabasını yaktı. İlginç! Şimdi Fransızlara karşı durmak için herkes birbiri ile yarışacak. Fransızlar boykot edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalacak. Belki de boykot edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktan öte gitmeyecektir. Çünkü yine kadınlar L’Oreal kullanacak, yine Renault’ya, Citroen’e binilecek, Tefal yine “her şeyi düşünecek”, Danone ve Tikveşli sofralardan eksik olmayacak, TEB’e para yatırmaya devam edilecek. Ve yine Türk insanı, Peugeot marka arabasına ailesini alıp pikniğe gitmeyi sürdürecek. Gayet güzel.
Fransızların bizim yaptığımız şeylerle gocunacağını pek sanmıyorum. Dikkate alacaklar olsalardı bunu şimdiye kadar yaparlardı.
Ermenilerin orda nasıl bir lobi oluşturduğu bilinmez. Amerika’da, Fransa’da ve konuyla alakalı diğer ülkelerde ağırlıklarını nasıl koyuyorlar üzerinde düşünmek lazım. Bizden sayıları daha fazla olmayan bu insanlar bu tür lobi hareketleriyle sonuca ulaşabilecekleri bir plan dahilinde gayet iyi bir hamle yapmasını biliyorlar. Aynı şey yahudiler içinde geçerli. (İnsanları kimiliklerine göre ayırmak yanlış diyeceksiniz ama, fakat bu bir sosyolojik vaka. İnsanların her birinin mahsus olduğu bir millet, mensup olduğu bir din var. Herhangi bir dini olmayan da var. Önemli değil. Ama herkesi niteleyebileceğiniz bir sıfatla karşınızda buluyorsunuz.)
1915 yılı 1. Dünya Savaşı’nın ikinci yılı ve çok yoğun devam eden bir savaş. Biz 1. Dünya Savaşı’nda ne yapıyorduk diye baktığımızda Çanakkale’deki mücadeleler ilk etapta akla gelenlerden biri. Aynı anda bir çok cephede Osmanlı’nın garib askerleri tüm yokluklara rağmen canları pahasına savaşmaktan geri durmadılar.
Peki bu sırada Türkiye’de neler oluyordu dersiniz? Savaşın en şiddetli anında eli silah tutan tüm erkekler dört bir cephede savaşıyorlar. Biz Çanakkale’de kaç insanı şehit verdik diye saysanız o zamanki Türkiye nüfusunun çok önemli bir bölümü olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Binlerce, hatta yüz binlerce insan şehit oldu. Yemen cephesi aynı şekilde, Kafkas cephesi de aynı şekilde.
Bir gerçek vardı, o da Osmanlı Devleti’nin gayri müslim olanları, yani Ermenileri, Yahudileri, Rumları, kısacası toprağında yaşayan ve Müslüman kimliği olmayan insanları askere almıyordu. Bu sayede bu insanlar iki yoldan birisine gittiler: Ya ticaretle uğraştılar, ya da tahsil yaptılar. Her iki şekilde de çok büyük başarılar elde ettiler. Kimi zengin oldu, kimi daha sonraları tahsildar biri olması nedeniyle mevki makam sahibi oldu.
Evet, böyle bir dönemde asker yokluğunda ve bütün Osmanlı erkekleri cephede savaşırken Osmanlı neden durup dururken Türkiye’de o kadar milletin arasında Ermenilere tehcir kararı uygulasın ki? Siz olsanız nasıl yapardınız? Size hiç bir zararı dokunmayan ve kendi işi ile meşgul olan insanlarla uğraşacağınıza gidip cephedeki savaşınızı daha da kuvvetli bir hale getirmek istemez miydiniz? Neden işi gücü bırakıp acaba gelip böylesine bir tehcir kanunu ile uğraşmışlar, hiç bakan oldu mu?
Aslında bunun tek bir sebebi var mantık olarak: Demek ki Ermeniler rahat durmamışlar. Yusuf Halaçoğlu’nun gösterdiği bir belgede ise bunu açıkça görmekteyiz. O zaman Ermeniler birlik olup Türk insanlarını öldürmeye, yani asıl onlar katletmeye başlamışlar. Böyle bir durumla karşılaşınca yapacak tek seçenek kalıyordu geriye: O da tehcir kanununu uygulamaya sokmak.
Elbette kurunun yanında yaş da yanmıştır. Ama bunun bir katliam kararı olduğunu hiç sanmıyorum. Çünkü eğer öyle olsaydı, Osmanlı Devleti herkesi tehcir eder ya da tehcir kanunu adı altında uğraşmaz, direk öteki dünyaya gönderir ve tarihin karanlıklarına onları gömerdi. Ama yapmamış. İnsan hayatına kıymet vermişler, masum olanların da harcanmaması için tehcir kanunu çıkartıp onları göçe zorlamışlar Türkiye dışına.
Evet, göçe zorlamış ama göç ederken tabi ki telefler olmus hastalıklardan dolayı, şartlardan dolayı. Ona bakarsanız Kafkasya’da savaşa giderken askerlerimiz daha savaşa girmeden soğukta telef olmuşlardı. O zaman bunu da bir katliam hanesine yazmamız lazım. Osmanlı kendi askerini katletti mi diyeceğiz? Tabi ki hayır. Fakat o kararları alanlar tabi ki mes’uldürler, o ayrı.
Konumuza geri dönersek, bilmiyorum sonunda ne olacak, ama emin olduğum bir şey var: O da Fransa’nın aldığı bu karar ilk değil. Ermenilerle alakalı ikinci karar. Ve üçüncü bir karara kadar-ki bu da şudur: “Türkiye’nin felan feşmekan bölümleri Ermenilere aittir, onlara geri verilmelidir. Aksini iddia edenler cezalandırılır. Fransa bunu sağlamak için topla tüfekle Ermenilere destek olacaktır!” , evet o karara kadar cılız boykotlar olur, herkes hayatına devam eder. Sonra yine o zaman herkes ayağa kalkar.
Olacaklar bunlardır. Demedi demeyin.
